27 Şubat, 2013

Ehlileşmemek, Düzleşmemek, Direnmek



Esra Elmas'ın Ferhat Kentel ile yaptığı röportajın kitaplaştırılmış hali. Ferhat Kentel çeşitli gazete ve sitelerde yazılar yazan bir sosyolog aslında. Yanılmıyorsam çok önceleri de Yeni Yızyıl gazetesinde yazıyordu. Eskiden   yazılarını okuduğumu hatırlıyorum, uzun bir zaman ise takip etmemiştim. Bir arkadaşımın Kentel'in konuşmacı olduğu bir seminere katılması ve fikirleri üzerine konuşmamız sonucu adını not ettim, kitaplarını araştırırken de ilgimi çeken bu kitabı oldu.

Kitabında ilgi çekici ve gündemden düşmeyen konuların değinildiği bölümler yer alıyor. Bazıları: kapitalizmin yıkıcı yaratıcılığı, milliyetçilik, cemaatler, modernizmin şizofrenik yapısını aşmak ve nasıl direneceğiz şeklinde. Sosyoloji alanında yazılmış, özellikle akademik olmayıp da günümüz meselelerinin irdelendiği kitapları okurken aslında çoğu yazılanları bildiğinizi ama farklı bir bakış açısıyla ve farklı yönlerden bakamadığınızı görürsünüz. Yanında yeni bir şeyler de tabi ki öğrenilecektir ama bu bakış açısını değiştirme eylemi başlı başına, fiziksel koordinatları yani bulunulan mekanı değiştirmek kadar beyni de rahatlatan bir aktivite, bu nedenle bulmaca ya da bir oyun gibidir sosyoloji kitapları bana göre.

Çocuk eğitiminden, yakın geçmiş zamana ait yaşanılan önemli olaylara, ekonomi işleyişinden, modernite ve getirdiği sorunlara kadar geniş bir yelpazede fakat akademik bir eser kuruluğunda değil daha çok aydınlatan, yumuşak bir dille yazılmış konular.

Modernitenin gökten indiği yani dışardan zorla enjekte edilmeye çalışıldığı, içten gelmeden uygulanan ülkelerde insanların bu kavram karşısında nasıl bocaladıkları ve uyum sağlayabilmek için şekilden şekilde girdiği, en sonunda da modernitenin günlük hayatta uygulanması için türlü kılıfların bulunduğu yakın tarihten de örnekler ışığında, objektif bir şekilde verilmiş. Zira konu yakın tarih ve modernite olunca konulara tarafsız bakan, gerçekleri bir süreç içinde özgürce değerlendirmeye ve sadece toplumu anlamaya yönelik amaçla hareket edenlerin sayısı oldukça azalıyor. Hem ortalama bilgi seviyesine sahip insanlar, hem akademik çalışmalar yapmış sosyal bilim insanları ile aydın olarak bilinen kişiler malesef çoğunlukla kendi düşünce ve inançlarının fazlaca etkisinde kalıyorlar sonuç olarak objektiflik kriteri ışığında meseleleri ele almayan, düşüncelerine ve kendi tanımladıkları kavramlara tapınan insanlar ortaya çıkıveriyor. Kentel bu anlamda farklılığını ortaya koyarak, azınlıkta yer alan ve en azından kitabında objektifliği ile dikkat çeken bir sosyolog.

Teknolojik, sosyal ve ekonomik anlamda yaşanan hızlı değişim ve gelişimin sonucu olarak gelinen noktada, tüm bu değişimin insanlıktan aldıkları ve vadettikleri de karşılaştırılıyor. Kitabın bu kısmında konu o kadar güzel işlenmiş ki, insanoğlunun bulunduğu durumuna yani modern dünya düzeninden umup da buldukları karşılaştırıldığında ortaya çıkan kandırılmışlığına acımadan edemiyor insan. Ancak bu şekilde içinde bulunduğumuz resmin tamamına bakma şansı elde edebiliyoruz, bize vadedilen eşitlik, saygı, daha fazla özgürlük gibi kriterlerin küresel düzeyde işleyen bir 'düzen' etkisi sonucunda aslında hızlı bir şekilde nasıl gerilediğine ve yok olduğuna dair anlamlı bir bakış açısı kazanabiliyoruz.

Soru cevap şeklinde işlenen konu başlıklarının sonunda kitapta farklı yerlerde yayınlanmış makalelerini de bulabilirsiniz Kentel'in.

'Kendini 'medeniyet' olarak sunan, meşruiyetini giderek kaybeden küstah bir seçkinci kültüre karşı kendi 'anti-medeniyetlerini' inşa ediyorlar.'

'Kaybedilmiş bir gerçeği bulacağız belki. Modernitenin dağıttığı, parçalara ayırdığı bütünü, eskiden daha bütün olduğumuzu hatırlayacağız. Aklımızın 'kalb' ettiği, kalbimizin 'akıl' ettiği zaman.'

'Bu dünyada kimseye biat etmemek, köle olmamak ve sürekli olarak özgürlüğü düşünmek.'

Okudukça bilinç düzeyinin artması, algı kapılarının açılması ve sonucunda farklı bakış açıları kazanabilmektir amaç. Bu okuma meselesinin bir yönü, diğer yönünde ise artan bilinç düzeyi ile en 'basit' gerçekler bile karmaşıklaşıyor ve Ionesco'nun da dediği gibi 'okumak eşyanın karmaşıklığı bilgisinden başka ne getiriyor bize?' Yine de okumaktan vazgeçemeyiz, zamanımızın hızla tükendiğini düşünürsek peşinden koşulacak çok az değerli şey olduğunun farkına varırız, okumak da bunların içinde yer alır.