21 Ekim, 2012

Udaan (Flight)

IMDB




Yatılı okulda okuyan Rohan, arkadaşlarıyla sinemaya gider ve sinemada okul müdürüne yakalanır. Kaçarken arkadaşlarından birinin ayağı burkulur ve okula bu sebepten müdürden daha geç giderler ve kaçtıkları açığa çıkar. Bunun üzerine okuldan atılan gençler, ailelerine geri gönderilir. Baş kahraman Rohan'da sekiz yıldır babasını görmüyordur. Babasının annesinin ölümünden sonra yeniden evlendiğini ve 6 yaşında bir üvey kardeşi olduğunu öğrenir. 



Babası çok katı bir adam olan Rohan, onun atölyesinde yarım gün çalıştırılarak aynı zamanda öğleden sonraları da mühendis olmak üzere okumaya zorlanmaktadır. Tabi ki zorla güzellik olmayacağından, Rohan derslerinden kalır, çünkü asıl isteği yazar olmaktır. Her fırsatta, bulduğu boş zamanlarda şiir, öykü yazar, hatta yazılmış olan bir romanı vardır. Babası yazar olmasına şiddetle karşı çıkar. Uzun mücadeleler ve gördüğü şiddet neticesinde 6 yaşındaki kardeşini de alarak 18. yaş gününden sonra evi terkeder.


Hint sinemasına ait fakat içinde garip hint dansları barındırmayan, yine tipik olarak uzun ve oldukça güzel bir filmdi. Ailece ve arkadaşlar ile bir araya gelindiğinde rahatlıkla evde ne izlesem diye düşünülen anlarda izlenebilecek bir film. Hint sinemasından bu kadar derinlikli, aksiyonsuz, sanatsal ve her şeyden önce kaliteli bir film çıkması şaşırttı. Hint kültürü de aslında bize yakınmış, klasik baba figürü onlarda da varmış. Mühendis veya doktor olmaya, 'doğru düzgün' bir iş yapmaya zorlanmaları çocukların ebeveynleri tarafından tanıdık tabi ki. Ressam, yazar veya fotoğrafçı olmak iş olarak sayılmıyor. Biz de bunlar son dönemde değişmeye başladıysa da, tam olarak olması gibi değil hala.

Filmin sonunda, her sabah babasının zoruyla koşu yapan ve yarışmaya zorlanan Rohan'ın, babası tarafından kovalanması ve babasını ilk defa geçebilmesi ve babasının arabasını parçaladığı sahneler olağanüstüydü. (Zor oyun bozar.)

'minicik anılar saçıldı,
serpildi anıların bahçelerine
çıplak ayaklarımızın üzerinde dolaşarak 
çok uzaklara gittiğimizi hissettik amaçsızca
şimdiyse hatırlamıyoruz ayakkabılarımızı nerede bıraktığımızı
topuklarımız yumuşaktı buraya geldiğimizde
hala hassaslığı hissediliyor
ve anılar kırılgan kalacaklar
o, acı tatlı hatıralar ürpertinceye kadar anıları
doğru, unuttuk nerede bıraktığımızı ayakkabılarımızı
fakat görünen o ki;
onlara ihtiyacımız yok bundan sonra...'