07 Şubat, 2013

Bir Pushkin Klasiği


Rus romanları iyi güzel de, bir de şu okurken isimleri karıştırmak olmasa. Çin'lilerin yüzleri ne kadar birbirine benziyorsa, Rus'ların da isimleri o kadar birbirine benziyor. Okurken aklımda tutabilmek için isimleri kafamda imgeleştirmeye çalışarak, bir şeylere benzetiyorum ve bu şekilde karıştırmanın önüne biraz geçebiliyorum.

Pushkin için Dostoyevski'nin etkilendiği öncü bir yazardır bilgisini aldıktan sonra hiç kitabını okumadığımı fark ettim, konusu da ilgimi çekince 'Yüzbaşının Kızı' adlı kitabını aldım. Yeni yazarlar ve son dönem edebiyatı daha çok ilgimi çektiğinden, eskilere yalnızca felsefe veya psikoloji alanında okumalar yaparken dönüyordum. Bu defa bir farklılık yaparak, klasik eser okumaya karar verdim.

Kazak ayaklanmasına şahit olan babası soylu bir subayın, gittiği kasabada başına gelenler ve hayatının geri kalanını etkileyen olayları konu edinmiş kitap. Düello, aşk, başarı hırsı, askeri kurallar ve savaş, ayaklanmalar gibi rus edebiyatında çok defa işlenmiş konular ele alınmış. Kahramanımız Pyotr hep doğru olanı yapmaya çalışan, cesur ve erdemli bir karakter genel olarak. Sevdiği, yüzbaşının kızı olan Marya da en az onun kadar erdemli ve cesur. Kuşatmalar, ayaklanmalar ve savaşlar ile sınanan insanlar ve beklenmedik olaylar karşısında beklenen tipik insan davranışları. Farklı gelen bizim kültürümüzde çok yeri olmayan efendi-çalışan ilişkisi ve bu anlamda önemli bir karakter olan Salyeviç'ti. Efendisine olan bağlılığı ve olanlara rağmen asla efendisini yalnız bırakmayışı, hata yaptığı anlarda ise önce öğüt vererek, sonra yanında olduğunu hissettirerek gösterdiği bağlılık. Romanın içerdiği en güçlü duygular; bağlılık, sadakat, aşk ve fedakarlıktı. 

Tüm bu duyguları olayları ve kullanılan dili abartmadan aktarışı güzeldi. Ne tasvirlerde, ne olay örgüsünü anlatan ifadelere bir tek 'fazla' kelime yer almıyor gibi, dengeli. Rus edebiyatına yabancı olduğumu düşünsem de, net dil ve gerçeklik zemininde abartısız oturmuş karakterler bu edebiyatın karakteristiğini oluşturuyor gibi bir his edindim. Okunan kitapların yazarlarının farklı kültür ve coğrafyalardan geliyor oluşu metne gerçekten farklı tatlar katıyor. Bu nedenle dünya edebiyatından örnekler ile okuma seanslarını süslemeli, zira günümüzde yaptığımız en anlamlı işlerden biri okumak!

'Bütün acı çekenlerin o biricik avuntusuna sığındım: Temiz fakat parça parça olmuş bir yürekten taşan duanın tatlı lezzetini ilk kez tadarak, gelecek konusunda kaygılanmayı bir yana bırakıp derin bir uykuya daldım.'

'Çünkü boş inançlara karşı ne kadar kuşku duyulursa duyulsun, onlara kapılmanın yine de insan oğluna özgü olduğunu biliyordur sanırım.'