Bu Filmin Kötü Adamı Benim
Murat Gülsoy
Murat Gülsoy
Her birimizin hayatı bir filme konu olacak kadar ilginç
olmasa da, çoğumuzun hayatına benzer ya da paralel bulduğu film türleri veya
film karakterleri vardır.
Romanın başkahramanı Önder kendi hayatını, ölen babası ile geçmişteki ilişkisini, hayatına giren kadınları ve evliliğini düşünerek hayatını duygusal ve eski Amerikan filmlerine benzeterek bir yazar olarak anlatıyor. Roman içinde roman yazan bir karakter olarak kitabın başkahramanı oluyor Önder. Kitabı genel olarak çok farklı ve ilginç olarak bulmasam da, okurken sıkılmadım.
Genç bir kadının intiharı ve iki eski arkadaşın (Önder ve
İzzet) metro da karşılaşması ile
başlayan roman, hayatları birbirine bazı noktalarda çok benzeyen iki arkadaşın, babaları ile olan ilişkilerine, annesiz büyümüş olmanın karakterlerine etkisi ve
hayatlarına giren kadınlara da dokunarak, ilerliyor.
Üniversiteyi fizik okurken babasının ölümü üzerine yarıda
bırakan Önder’in, fizik profesörü olan babası ile olan ilişkisinin bahsedildiği
yerler ile roman yazarken kendi hayatını aldığı kararları sorgularken babasının hayali ile girdiği monologlar kitapta en beğendiğim yerler
oldu. Önder aslında yazarlık yapsa da ve kendi istediği işi yapıyor oluşunu
sonuna dek savunsa da, babasının istediği kişi olamamış olmanın o arızalı
pişmanlığını hayatı boyunca taşıyor. Yakın arkadaşı olan ve hayatı genel
hatlarıyla Önder’in hayatına paralellik gösteren İzzet’in babasının annesine
olan bağlılığı, ölümünden sonra senelerce evlenmeden İzzet ile yaşaması ve daha
sonra başlarına gelen korkunç olaylar Önder’in romanında ana bölümleri
oluşturuyor. Romanın asıl kahramanı olmayı daha çok hak eden ise Önder’in
babasıydı bana göre. Her şeyin nedenini sorgulayan, kendi tasarladığı bilimsel
ansiklopedisi, (bay kartoteks) ilginç bilmeceleri ve her soruna, bilimsel yaklaşması
ile Türk romanlarında çok sık rastlanamayan bir karakteri temsil eder, daha sıradışı bir roman olabilirdi diye düşünüyorum.
“Henüz tanımakta olduğunuz birine ikinci soruyu
soramazsınız. İlişkinizin bu aşamasında
verilen cevaplarla yetinmek zorundasınızdır.”
“Ama bir süre sonra anlatılan iç dünyaya ait hikâyeler
biter, çözüm bulunamaz ve herkes gündelik gerçekliğine geri döner. Üzerinde
yaşam bulunan iki gezegen gibi birbirimize yaklaştığımızı hissederiz fakat bu sadece
optik bir yanılsamadır.”
“İnsan yalnızken ne yaparsa yapsın delirmiş olamaz. Delilik
başkalarına karşı verdiğimiz bir sınavdır.
“O zamanlar sıkıldığım sohbetlerin artık mümkün olmadığı gerçeğini
kavrayışta güçlük çekiyorum.”(Ölüm üzerine…)
“Takım tutan, oy veren, bayramlaşan, namaz kılan, düğün
dernek evlenen, birbirlerine sarılan insanlardan oluştuğunu sandığım bu toplum
aslında benim gibi insanlardan oluşuyordu.”