05 Şubat, 2012

Herkes Herkesle Dostmuş Gibi- Barış Bıcakçı



Bu hafta daha önce okumadığım yazarların kitaplarını okudum. Sanırım bundan sonra diğer kitaplarını da takip ediyor olacağım.
Tarzı oldukça farklıydı, sokakta konuşan insanların konuştuğu konular arasında atlayarak ilerleyen, başta 10-15 sayfada adapte olmak biraz zor olsa da harika anlatımı ve detaylı tespitleriyle konuşmaları yakalayan bir kitap olmuş. Kısa kitaplara genelde ön yargı ile yaklaşırım, yavan olurlar, konuyu ele alış şekilleri detaylandırmaları çok mümkün olmaz, bu kitap tam tersiydi. Ender ve Çetin karakterleri ile 'Bizim Büyük Çaresizliğimiz'e' de gönderme yapılmış diyebilirim. Yolculuk yaparken otobüste veya sokakta yürürken gördüğümüz insanlara göre hikayaler ve karakterler oluştururuz, aynısını yazar da yapmış, herkesin herkesle dost olduğunu, birbirini tanıdığını kurgulamış. Bunu yaparken de hayatlara ve karakterlere dair çok çarpıcı detaylara yer vermiş.
Altını çizdiğim çok fazla cümle olsa da, bazıları;
"Vazgeçerek yaşıyorum, vazgeçe vazgeçe ilerliyorum"
"Böyle takılıyordu işte aklına, sanki aklının kopçaları kancaları var. Ya da aklına bir sürü ilik açılmış da her nasılsa, gelip düğmeleniyor sorunlar."
"Ne kadar yararsızdı bu sorular! olan bitene değmiyorlardı bile, cevapları ve zulmetmeyi bilenleri sarsmıyorlardı şöyle omuzlarından..."
"Nikah dairesinin önündeki kalabalıkta gelin (beyaz) ve damadı (siyah) aradı, süslü insan kalabalığı arasında. Onca süsün içinde mutlaka fakirliği hatırlatan bir şey olurdu."
"Hayat ne tuhaf! Bazı çatlakların içine insan davranışları sızıyor ve orada birikiyor. Sonra da kötü kokular yükseliyor hayatın çatlak yerlerinden, zayıf yerlerinden."