23 Aralık, 2012

Düş Kesiği


Bir rüya ile başlayan ve rüyanın etrafında şekillenen, bolca karakterin olduğu ama karakterlerin aslında aynı kişilerin birden fazla yansımalarından oluştuğu harika bir romandı.
İki ucu birbiri ile birleşen ve sonunda bir çemberin oluştuğu nadir hikayeler vardır. Bazılarında, çembere ek olarak orta yerine düğüm konulmuş olur, Düş Kesiği de bunlara bir örnek. Okuyucuya çok fazla kafa yordurtan fakat sonunda buna değecek olan kurguya sahip.
Köpeğini öldürmeyi düşündüğünü söyleyen kahramanın doktora gitmesi ile başlıyor, başlangıç için fazlaca iddialı. Sonrası ve altı boş olabilir kaygısı ile okumaya devam ettiysem de, hemen okuyucuyu şaşırtmaya başlayarak bunu sonuna kadar devam ettiren bir kitaptı. Şunu belirtmekte fayda var, sırf kurgu ile ilerlemiyor kitap, böyle olsa bu denli ruhu besleyen ifadeler yer almazdı, bu kadar çok sevmezdim.
Roman içinde roman yazan karakter, konu olarak hayata yabancılaşmayı ele alıyor. Romanın yayınlanması için yayın evinin yaptırmaya çalıştığı değişiklikleri istemeyerek de olsa kabul ediyor ve sonucunda kitabı basılıyor. Tavizi kabul ederek edebiyat dünyasına giriş yapmayı amaçlayan yazar, daha sonra bu değişiklik sebebi ile pişmanlık duymaya başlıyor. Bu derin pişmanlık yabancılaşmanın da sebebi. Pişmanlıktan kurtuluşu ise, taviz vermeden istediğini yazabileceği ikinci kitabının çalışmalarında bulmaya çalışıyor.
Romanı yazdıktan aylar sonra gördüğü rüya sayesinde aklının da sınırlarında ve karakterler arasında dolaşarak ilerliyor. Öyle ki hangi karakterde ve gerçekte olduğunu anlamak için çareyi zaman zaman ortam kokularını koklamakta buluyor. 'Ben deliyim. Zihnine sahip olamayan bir bedevi. Vicdanı yüzünden kendi hayatından sürgün edilmiş bir yazar.'

Romandaki ayrıntılar çok fazla önem kazanıyor, örneğin annesinin dilsizliği ve babasının matematik profesörü oluşu. Annesinin, oğlunun (yazar) adını söylemeye çalışırken baş harfinden öteye gidemeyişi ile çıkardığı sesin, yazarın çocukluğunda beynine kazınması ve romanlarındaki karakterlerin bu yüzden sadece isimlerinin baş harflerini kullanıyor oluşları.

Altını çizdiklerim oldukça fazlaydı. Samimi tespitler yapan ve bunu ustaca kurguya yansıtmış olan yazarın (Güray Süngü) diğer kitapları da okunmalı!

'Hayatın güzel olduğuna kanaat getirir insan bir yaştan sonra. Çünkü artık hayalleri hakkında umudu kalmamıştır.'

'Yalnızlık üzerin çörekleniyor ama yalnız değil yalnızlık, başka bir şey daha var yanında.'

'Bütün şeyler yalnızlıktan yontulmuştur.'

'Bir şey yoksa yoktur, tıpkı aşka benzer maddesel hayat bazı zamanlar.'

'Balık yüzmez ve denizde değildir. Hayatını yaşamaktadır. Balığın yaşadığı yere deniz diyen de yaptığı işe yüzme diyen de biziz.'

'Ağrıyan aklımdan irinler sızıyor ve buna kelime diyorsunuz siz...'

'En saf halimizdeyken isteyip, yıllar boyunca istediğimizi bile çoktan unuttuğumuz ve hatırlayınca da ölmekten beter olduğumuz.'

'Kim olduğunuz konusunda bir fikriniz yoksa sizin kim olduğunuzu kaçınılmaz olarak başkaları belirliyor.'

'Mutluluğu yaşar ve tüketirsiniz ayrıntılar uçar gider ama acıyı biriktirirsiniz.'

'Cesaret korktuğunu yaşayabilmektir.'

'Tanrıya inanmaman ona olan ihtiyacını yok etmez ki.'