12 Eylül, 2011

Yakın Yabancı





Bir ülke hakkında yazılmış olan bir deneme daha önce okumamıştım. Kitap oldukça hoşuma gitti. Kitabı okunabilir ve ilginç kılan nedir diye düşündüğümde ise; iyi bildiğimizi düşündüğümüz ama gerçekte hakkında çok fazla birşey bilmediğimizi anladığımız şeyler vardır hayatta, İran’ın da aslında bu tarz böyle bir ülke olduğunu gösteriyor bu kitap.
İran sineması, sanatı, insanların yaşayış şekilleri, bayramı ve ramazanı nasıl geçirdikleri, siyasi ve sosyolojik bir geçmişi ve bugününe dair her türlü farklı konuda uzun olamayan deneme yazılarından oluşmuş bir kitap. Müslüman bir ülke olarak bizim yakın komşularımızdan biri olan İran hakkında doğru bildiğimiz yanlışları ortaya çıkaran ve buna ek olarak da bilmediğimiz yönlerini de buna ekleyen bir kitap olmuş.
Kitapta altını çizdiğim bazı cümleler ise şunlardı;

"Konuşmak elbet risk almaktır. Suskunluk bir tercih olabilir, ama bu suskunluğun derin anlamına bizi inandıracak bir şeyler görmeyi bekleriz yine de...Dinleyiciliğin pasif, anlatıcılığın ise aktif ve kazançlı, getirileri olan bir  yanı olduğunu düşünme eğilimi  daha baskındır tüm kültürlerde. Aktif bir dinleyicilik imkansızmış gibi..."

"Batı doğuluların evleri hakkında bir şeyler okuduğunda, sakat hikayeler işitmeyi beklemektedir."

"Yılların hesabını başka türlü bir mantıkla tutmayı öğrenmek gerek. Ten canlılığını yitirirken, kazanılan hayat tecrübesinin renkleriyle derinleşiyordur bakışlar. O nedenle de İran'lılar , bir iltifat karşısında, "Güzel bakışınızdır size bunu söyleten" derler".