31 Mayıs, 2014

Borgman Bela

Tam baş belası bir film. İzlerken insanı deli eden ama çok büyük bir merak ile izlemeyi bırakmanın mümkün olmadığı filmler vardır, bunlardan bazıları oldukça durağan ve anlaşılmaz bile olabilir hatta. Bu film de onlardan biri. Normal olmadığını barındırdığı bir çok sahneden anlamak mümkün.

Filmi genel olarak çok beğendiysem de anlamanın zor olduğunu kabul ediyorum, tam olarak anlayamamış olduğumu düşünüyorum. İzlerken hissettiklerim ve filmin bende bıraktıklarını yazmama engel değil tabi bu.



Yer altında yaşayan bir kaç insanın keşfedilmesi ve yerlerinden ayrılmaları ile başlıyor film. İçlerinden biri duş alabilmek için tanımadığı insanların evlerinin kapılarını çalmaya başlıyor. Evler oldukça modern ve zengin insanların oturduğu bir muhit. Kimse duş almak isteyen bu yabancıyı evine almak istemiyor normal olarak. (Filmde bir tek bu normaldi sanırım:)) 



Bu yabancı evine uğradığı adamın birine karısını tanıdığını iddia ederek dayak da yiyor üstelik. Sonra evin hanımı bir şekilde merhametinden dolayı ayarlayarak bu yabancıyı evine alıyor ve kocasından saklayarak epey bir zaman bahçelerindeki kulübede kalmasını sağlıyor. Burada aklıma hemen Bin Jip filmi geldi. Orada da evli bir kadın kocasından gizli eve aldığı sevgilisini kocasına fark ettirmeden evde yaşamasını sağlıyordu. Buradan sonra film giderek anormalleşiyor ve her biri bir şeyleri sembollediğini düşündüğüm olay ve kişiler ile devam ediyor. 

Oldukça modern ve lüks yaşam şartlarına sahip bu karı koca, üç çocukları ve bakıcısı ile cennet gibi bir hayatı temsil ediyorlar. Yabancı ve diğer yer altında yaşayan arkadaşları, evdeki bahçıvanı öldürüp onun yerine geçiyor ve eve yerleşiyorlar. Yaşanan olaylar neticesinde filmin sonunda aile dağılıyor. Burada kadının bahçıvan ile birlikte olmak kocasını öldürmek istemesikocasına yönelik gördüğü kabuslar çok ilginç bir şekilde bağlanmış. İnsanın bitmek bilmeyen istekleri, içindeki anlamsız boşluğu doldurmak konusunda başarısız olması ve 'günahlar' çukuruna düşmesini temsil eden bir sürü olay yaşanıyor. Kadının gördüğü kabuslar esnasında bu yabancının (sonradan bahçıvan oluyor) çıplak bir şekilde kadının üzerinde oturması ve uyandığında kaybolması da aklıma yıllarca karabasan diye bildiğim ama uyku felci olduğunu öğrendiğim durumu getirdi. Hep aynı kabusu görmenin zorluğunu biliyorum o yüzden filmin bu kısımları ile fazlasıyla empati yapabildim. Tüm bunların dışında filmin satır aralarında modern hayat ve insan eleştirisini yaptığını düşünmüş olsam da film bittikten sonra bütününü değerlendirdiğimde doğru gelmedi bu düşünce. Modern dünya ve insan eleştirisi yerine bu eleştirilere karşı daha çok bir umursamazlık ve yer yer dalga geçmelerin olduğunu düşünüyorum. Ayrıca eve yerleşen bu yabancı ve arkadaşlarının çocukları alıp, filmin sonunda evi terk etmeleri başta onların birer kurtarıcı olduğunu düşündürse de, sonradan onları kullanacakları ve o evde yaptıklarını başka evlerde de yapacaklarını düşündürttü. Şeytan ile eşleştirdim. Şeytan da çok yalnızdı, yapacak çok işi vardı ve yardımcılar gerekiyordu. Cennet ortamından çıkan çocuklar, dünyaya doğru şeytan ile birlikte yol aldılar.





Fazla spoiler vermeden yazmaya çalıştım. Film bundan çok daha fazlasını barındırıyor. Özetle izlenmesi gereken bir film.