09 Mayıs, 2013

İmkansız Öyküler




Tasvir içermeyen, olay kurgusu bulunmayan öykü olur mu? Olursa nasıl yazılır, ne anlatır? 'İmkansız Öyküler' Rasim Özdenören'in diğer kitaplarından da farklı, 2-3 sayfalık yaklaşık 80 adet modern öyküden oluşan okunması gereken bir kitap. Benim favori listemde yoktu, iş yerinde dahil olduğum edebiyat kulübü ile birlikte topluca alıp okuduğumuz bir kitap.

Geçmişe veya içinde bulunulan an'a ait noktaların bir atmosferi oluşturması ile öyküler örülmüş. Bu nedenle yazar öyküler için: 'imkansızın yoklanması' tabirini kullanıyor. Okurken hissettiğim de yazarın tabirinin paralelinde, bir fotoğraf karesindeki durum ve duygular hakkında çok kısa ve o an'a, içinde bulunulan duyguya yerleşecek şekilde kısa hikayeler yazılabilir, öyküler tam da bunu yapmış gibi duruyor. İşlenen temel duygular: arayış, özlem, umut ve gerçekler. Çoğunlukla boşlukta asılı duran, amaçsız veya çıkmazlarda dönenip duran karakterlere rastlıyoruz.

Ağrı/acı eşiği gibi; yaşananlar, yabancılaşmalar ve arayışların da ruhumuza olan etkileri bireylerin bilinç düzeylerine göre farklı derecelerde hissediliyor ve yaşanıyor. Tüm bu kaybolmuşluğun neticesi farklı şekillerde dışarıya yansıyor; kimi sanat eserleri veya düşünceler üretirken, kimi de alışveriş seansları ile oyalanıyor.


Bazı öyküleri o kadar çok sevdim ki, bunları buraya olduğu gibi yazmak istiyorum ama bunun doğru olmadığını düşündüğümden, kitabı alarak okumayı ve üzerinden zaman geçtikten sonra tekrar okumayı tavsiye ediyorum.

'Fanus diyorsun fanus şimdiki zamana atıfta bulunan bir yeniyetme icadı onun asıl adı kuyudur ...'

'Kuytuların tablosunu kelimelerle ve kelimelerden oyup çıkarmaya çabaladım.'

'Belki direnmenin, saldırışın erkekçe hazzı tadılmak istenir bir daha solumak, o solukla ciğerleri şişirip son bir devinimle dünyaya meydan okumak için...'

'Dünya hazlarında tadılacak hiçbir şeyde insanın gözünün olmadığı bir doymuşluk haliyle uzaklar, ufuklar taranıyor... '

'Bir şeyin haddi aşınca zıddına dönüşeceğine ilişkin kadim söz, en çok ışık için geçerlidir. Öylesine yokmuş gibi ortalığı sarıp sarmalamıştır ki, bu ışık şelalesi gözü kör eder.'

'Kendini yollara vurdu, kitap sayfalarında milyarlarca kilometre yol kat etti...ve sonunda, işte, burada, bu daracık odanın lekeli duvarları arasında konuktu..konaklıyordu...'

'Kararlama kıbleye diz üstü çöküp şöyle en dibinden gelen bir fısıltıyla dünyayı dolduran bir 'estağfurullah' çekmeye ne dersin?'