Nerden olduğunu tam olarak hatırlamadığım, tavsiye üzerine
adını not aldığım bir kitap ‘Karga Zarif’. Yazarın (Murat Yalçın) daha önce yayınlanmış
çeşitli öykü kitapları varmış ve 2000 yılından bu yana Kitap-lık dergisini yönetmekteymiş.
2012 Eylül’ünde ilk basımı yapan kitap, oldukça yeni sayılır. İçerisinde 10
adet birbirinden farklı konuda öykü yer alıyor.
Yazarın dili ve öyküleri şimdiye kadar okuduğum öykülerden
farklı, farklı yapan sebepler çok ama onlardan biri de konuşma dilinde yazılmış
birçok kısmın olmasıydı. Kibrit Suyu ve Bana Hikâye Anlatma adlı öyküler en
sevdiğim oldu.
“Bir düşün bakalım, bugüne dek kime ilaç oldun? Kaç kişinin işine
yaradın? İşe yarar ne yaptın, ne söyledin? Sahi, var mısın sen aslında?...Gıyabında
üç aşağı beş yukarı, aynı yargılara sahip bir çevrenin içindesin. Danışıksız,
dedikodusuz aynı şeyleri görüp düşünen bir çevre…Sen ayakta uyumayı, uyanır
gibi olduğun ender zamanlarda da nal toplamayı sürdür bakalım.”
“Benimsemekte zorlandıklarımızla yaşama çabası yüceltir ne de olsa
bizi.”
Kelimeler ile çok oynanarak ‘laf ebeliği’ yapmayı tercih
ederek yazılan öykü veya romanlardan çok hoşlanmıyorum, sanırım samimiyetlerini
koruyamıyorlar anlatmak istedikleri duygu değerli olsa dahi. Aşağıdaki
paragrafta bu durumun tersine olan güzel ve samimi bir örnek bence.
“Sanki iyilik olsun diye batışını geciktiren güneşin ufku kana buladığı,
eşyanın tüylendiği, gölgelerimizin boyumuzu aştığı şeftali saatlerin ardından
ezanlar çağırırdı eve bizi. Namaz vakitleri korurdu tokattan, azardan, ondan
bundan. Esirgeyen, bağışlayan biri olurdu evlerin en öfkeli babası da,
neredeyse tanrılar katında bir yer edinirdi gözümüzde.”
Yazarın diğer kitaplarını (özellikle Hafif Metro) merak
ediyorum, iyi okumalar.
Okurken dinleneceklere naçizane bir öneri...