06 Ocak, 2012

Chocolat


Filmin güzel görüntülerinden oluşturulmuş bir video. 

Film yine çok güzel bir romanın uyarlaması. (Joanna Harris /Chocolat). Filmi izlemeden önce mutlaka sıcak çikolata yapılmasını tavsiye ediyorum, çok özendiriyor film buna. Juliette Binoche'un olduğu bir filmin kötü olması mümkün değil sanırım. Kieslowski'nin Üç Renk: Mavi filminden beri takip ediyorum her filmini.

Film kasaba kasaba dolaşan bir genç kadının öyküsünü anlatıyor. Kızıyla küçük ve sıradan bir kasabaya yerleşen ve çikolata dükkanı açan Vianne, çok muhafazakar ve homojen bir yapıda olan kasabaya taşınır ve hoş karşılanmaz çünkü diğer insanlardan oldukça farklıdır. Pazar günleri kliseye gitmez, dini önemli günleri kutlamaz, oruç tutmaz ve eğlencelidir. Kasabanın karısı tarafından terk edilmiş, sıkıcı ve aşırı muhafazakar belediye başkanı tarafından özellikle tasvip edilmez, 'düzen bozucu' olarak görülmeye başlar, bu da aralarında bir güç savaşına sebep olur. 


Temel nesne olarak çikolata seçilmesi filme çok iyi oturmuş, sanırım insanların %99'unun karşı koyamayacağı bir yiyecek çeşidi. Çikolata filmde insanların zayıf yönünü, günahlara karşı koymanın zorluğunu ve bastırılmış duyguları temsil ediyor.
Vianne dükkanına gelen müşterilerinin daha onlar söylemeden, karakterlerini analiz ederek onlar için uygun çikolatayı hemen buluyor, gezdiği gördüğü yerler, tanıdığı insanlar ona oldukça geniş bir bakış açısı ve güven kazandırmış.


Filmin en iyi sahnesi ile yazıyı tamamlamak istiyorum, belediye başkanının eline bir bıçak alıp kadının dükkanında tüm çikolata heykellerini en başta kadın heykelden başlayarak parçalaması, dudağına sıçrayan çikolata parçasını ilk başta çekinerek yalaması ve daha sonra da vitrindeki tüm çikolataları yemeye başlamasıydı. Çikolataları yemeye başladıktan sonra, yenilmişliğini, zaaflarını, bastırılmış duygularını da kabul ederek çikolata dükkanının vitrinine kıvrılan ve orada histerik kahkalar sonrasında ağlamaya başlayan uykuya dalan başkanın hali acınasıdır. Sabah olduğunda genç papaz onu öylece kıvrılmış olarak vitrinde görür. Sahneden çıkarılacak mesaj ve duygu çok.
Kaliteli filmlerin en belirgin özelliğidir alt metinlerinin sağlamlığı, bunu bir de görsellikle tamamladıklarında eşsiz şeyler çıkıyor ortaya. İzlerken akla Amelie filmi de gelmmiyor değil. Eğlenceli, hüzünlü ve tekrar seyredilesi bir film.

Filmden arda kalan ise; insanların beklentilerine mahkum bir şekilde yaşamak mı, dilediğince yaşamak mı ikilemi. Hangisinin insan hayatı üzerine yüklediği yük daha ağır? sorusu cevaplanmayı bekleyen.
Kötü taraflarımız, karakterlerimizdeki bozukluklar bizim bir parçamız, önyargılar, bastırılmış duygular, başkalarının düşüncelerini kendi düşüncelerinin önüne geçirmek,   önceleri mutsuzluğa sonrasında ise pişmanlığa dönüşür.
Not: Sevenleri çok, filmde Johnny Depp'de var.
İyi seyirler.