10 Aralık, 2011

Bizim Büyük Çaresizliğimiz



Uzun zamandır okumak istediğim kitabı okuyamadım fakat filmini izleme fırsatım oldu. Barış Bıçakçı’nın ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’ adlı kitabın yine aynı isimde filmi. Adından ve Ankara’da çekilmiş olmasından dolayı kasvetli bir film olacağı düşünülse de, oldukça eğlenceli, sıcak ve keyifli bir filmdi.


Filmde büyük ve sıra dışı bir dostluk anlatılıyor. Hatta bazıları için iki dostun hayatları hastalıklı bir görüntü de çiziyor olabilir. Filmde dostluğu anlatırken sade ve seyircinin gözüne bu büyük dostluğu sokmayan, doğal bir şekilde tam da olması gerektiği gibi bir dil kullanılmış. Birlikte yaşayan naif karakterler Ender ve Çetin’in yakın bir arkadaşları Fikret anne ve babasını bir kazada kaybeder. Bunun üzerine Ankara’da okuyan kız kardeşini (Nihal) bu iki dosta emanet eder ve Almanya’ya yaşadığı yere döner. İki sıkı dost, kız ile hayatlarına devam etmeye çalışırlar. Bunun sonrasında dostluklarını günlük olaylar arasına ustaca bir şekilde serpiştirilmiş bir yorumunu izlemeye başlıyoruz.


En sevdiğim kısımları ise bu iki dostun sürekli birlikte yemek yapıp yemeleri ve Nihal’e karşı kendilerini olduklarından daha olgun ve soğukkanlı göstermeye çalışarak ebeveyn kıvamında davranmaya çalışmaları ve sonucunda çizdikleri komik tablo oldu.



Filmden arda kalan en sağlam repliklerden biri ise; yaşadığımız istenmeyen ve acı durumları başımıza ilk geldiklerinde kaldıramayacağımızı sanmamız, daha sonra ise hayatın herkes gibi bizim için de devam ettiğini görmek, buna inanamamak. Gözle görülemese de hayat boyu geçirdiğimiz değişim, benliklerimize yaşadıklarımızın bıraktığı izlerden oluşuyor.