İskenderiye’de zamanın üniversitesi olarak kabul edilen bir
yerde felsefe, astronomi ve matematik dersleri veren bir bilim kadını olan
Hypetia’nın hayatını konu edinmiş çok başarılı bir film.
Pagan inancının halk arasında güçsüzleşerek, Hıristiyanlığın
yükselişe geçtiği zamanlarda yaşamış,
sadece felsefeye inanmış olmasından dolayı sonunda öldürülerek
cezalandırılmıştır. Tüm hayatını gezegenlerin, dünyanın hareketlerini
araştırmaya adayan ve bu konudaki fikirlerini zamanında sonuna kadar cesur bir
şekilde savunan Hypetia’nın hayatına son verenler yine acı bir şekilde zamanla ülke
yönetiminde etkin rollere gelen eski öğrencileri olur.
Filmin etkileyici sahnelerinden biri de Hristiyanların dünyanın
zamanında en büyük kütüphanelerinden biri olan İskenderiye kütüphanesine
girerek saldırmaları ve tüm kitapları yakmalarıdır. Kütüphanede rafların
etrafında hızlıca dönen insanlar ve oluşturdukları görüntü yukarıdan çekilerek
oldukça etkili bir şekilde seyirciye aktarılmış. Tarih tekerrürden ibaret
diyebiliyor insan, insanoğlu vahşi eylemlerine fikirlere, emeğe ve
inanca, seçimlere saygısızlığa tüm hızıyla aynı şekilde devam ediyor. Zamanın
geçmesi çok da fazla şey değiştirmemiş.
Filmin bu kadar nitelikli olmasını sağlayan faktörlerden
biri de Rachel Weisz’in oynuyor olması, daha iyi bir oyuncu seçilebilir miydi
bilmiyorum.
İyi Seyirler…