31 Ekim, 2011

Agora


İskenderiye’de zamanın üniversitesi olarak kabul edilen bir yerde felsefe, astronomi ve matematik dersleri veren bir bilim kadını olan Hypetia’nın hayatını konu edinmiş çok başarılı bir film.
Pagan inancının halk arasında güçsüzleşerek, Hıristiyanlığın yükselişe geçtiği zamanlarda yaşamış,  sadece felsefeye inanmış olmasından dolayı sonunda öldürülerek cezalandırılmıştır. Tüm hayatını gezegenlerin, dünyanın hareketlerini araştırmaya adayan ve bu konudaki fikirlerini zamanında sonuna kadar cesur bir şekilde savunan Hypetia’nın hayatına son verenler yine acı bir şekilde zamanla ülke yönetiminde etkin rollere gelen eski öğrencileri olur.
Filmin etkileyici sahnelerinden biri de Hristiyanların dünyanın zamanında en büyük kütüphanelerinden biri olan İskenderiye kütüphanesine girerek saldırmaları ve tüm kitapları yakmalarıdır. Kütüphanede rafların etrafında hızlıca dönen insanlar ve oluşturdukları görüntü yukarıdan çekilerek oldukça etkili bir şekilde seyirciye aktarılmış. Tarih tekerrürden ibaret diyebiliyor insan, insanoğlu vahşi eylemlerine fikirlere, emeğe ve inanca, seçimlere saygısızlığa tüm hızıyla aynı şekilde devam ediyor. Zamanın geçmesi çok da fazla şey değiştirmemiş.
Filmin bu kadar nitelikli olmasını sağlayan faktörlerden biri de Rachel Weisz’in oynuyor olması, daha iyi bir oyuncu seçilebilir miydi bilmiyorum.
İyi Seyirler…